Suç ve Ceza

Hukuk, adalet, suç ve ceza kavramlarını sorgulayan “Suç ve Ceza” yazarın Sibirya’daki ağır sürgün hayatı sona erdiğinde kaleme aldığı bir eserdir. Sürgün döneminin belirgin izlerini taşıyan roman hakkındaki tartışmalar günümüzde halen devam etmektedir. Dostoyevski’nin, tanıklık ettiği karanlık çağın gölgesinde kaleme aldığı “Suç ve Ceza” romanı sadece kurgusu ve yazım tarzıyla değil, felsefesiyle de yaşadığı çağın dışına taşan “zaman dışı” bir eser olarak tarihe geçmeyi başaran dev bir yapıttır. Sarsıcı konusuyla 1866’nın Çarlık Rusyası’ndan bugünün “Modern kent insanına” insan davranışının kökenleriyle ilgili hakiki ipuçları veren bir mektup niteliğindeki eserle Raskolnikov dünya edebiyat tarihinin en tanınmış roman karakterlerinden biri olmuştur.

Suç ve Ceza Dinle

Kitap Ayrıntıları

Seslendiren
UMUT TABAK
Yayınevi
Doğan Kitap
Süre

Bu kitabı dinlemek ister misin?

Storytel'de tüm kitapları ilk 14 gün ücretsiz dinle.

Suç ve Ceza Konusu

Raskolnikov ekonomik sorunları yüzünden, Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimini yarım bırakmak zorunda kalmıştır. Saint Petersburg’daki kiralık küçük bir odada aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Yaşadığı sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için yaşlı bir tefeci olan Alyona İvanovna’yı soymak ve öldürmek için bir plan tasarlar. Raskolnikov üzerine uzun süre kafa yorduktan sonra tefeci kadın Alvona’yı ve olay anında tesadüfen orada bulunan Alyona’nın üvey kız kardeşi Lizaveta’yı öldürür. “Ahlak”, “iyilik”, “kötülük” gibi kavramlar üzerinden suçun doğasını felsefi açıdan tartışmaya açan bu öldürme eylemi, romanın uzun yıllar gündemde kalmasını sağlamıştır.

Devamını Oku

Duymadıklarınız

19. yüzyılın ikinci yarısında tanınmaya başlayıp, ünü yaşadığı çağın dışına taşan Rus romancı ve öykü yazarı Fyodor Mikhaylovich Dostoyevski, 11 Kasım 1821’de Moskova’da dünyaya geldi. Önceleri annesi, babası ve öğretmenleri tarafından eğitilen Dostoyevski on üç yaşındayken özel bir okula gönderildi. On beş yaşındayken tüberkülozdan annesini, on sekiz yaşındayken Yoksullar Hastanesi’nde doktorluk yapan babasını kaybetti.

 

1837’de Petersburg Askeri Mühendislik Okulu’na girdi. Mezun olduktan sonra edebiyat alanında çalışmaya karar verdi. Para kazanabilmek için çeviriler yapmaya başladı. Aynı dönemde “İnsancıklar” isimli ilk romanını kaleme aldı. 1846’da yayımlanan romanının ardından, “Öteki” ve “Ev Sahibesi” isimli eserlerini yayımladı.

 

Dostoyevski 23 Nisan 1849’da devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiasıyla tutuklandı ve kurşuna dizilmesine karar verildi. Kurşuna dizilme hazırlıkları esnasında okunan bir fermanla, idam cezasının hapis cezasına çevrildiği duyuruldu. Dostoyevski’nin cezası Sibirya’nın Omsk bölgesinde dört yıl ağır hapse ve er rütbesiyle dört yıl askerlik hizmetine çevrildi. 1859’da Petersburg’a döndü. Hem sekreteri ve hem de sağ kolu olan Anna ile ikinci evliliğini yaptı.

 

1863 yılında ilk Avrupa seyahati sırasında ruletle tanıştı. Kumar borçları yüzünden büyük sıkıntılarla boğuşan yazar, yazacağı romanlar için yayınevlerinden avans almaya başladı. Bu dönemde; Yeraltından Notlar, Suç ve Ceza, Kumarbaz, Budala, Ebedi Koca, Ecinniler, Karamazov Kardeşler gibi önemli eserlerini kaleme aldı. Büyük başarı getiren bu eserlerinin ardından Dostoyevski’nin şöhreti tüm Rusya’ya yayılmıştı. “Bir Günahkarın Anıları” adlı eserini yazdığı dönemde hastalandı. 1881 yılının ocak ayında bir ciğer kanaması geçirerek yatağa düştü ve 28 Ocak 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için 31 Ocak 1881 tarihinde yapılan cenaze törenine yaklaşık otuz bin kişi katıldı

Kitap Ayrıntıları

Seslendiren
UMUT TABAK
Yayınevi
Doğan Kitap
Süre

Suç ve Ceza Alıntıları

“Ya yanılıyorsam ya gerçekte aşağılık değilse insanoğlu, genelde yani, tümü, bütün insanlık soyu demek istiyorum… geri kalan her şey ön yargıdan başka bir şey değilse, abartılmış birer korkuysa, hiçbir sınırlama yoksa, ki öyle olması gerekir.”
“İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür.”
“Dünya hassas kalpler için cehennemdir.”
“Zekâ bence parlak bir varlık, tabiatı güzelleştiren bir süs, hayatın bir tesellisidir.”
“Her şey şu basamaktaki taşlar gibi dilsiz ve ölü.”

İlginizi Çekebilir

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir