Tarihte kimi yazarlar vardır ki onları okumadan geçmek neredeyse kötü talihtir. İster klasiklerden, isterse fantastik ve bilim kurgu edebiyatlarından olsun, kitaplarına evreni sığdıran yazarlar hep olmuştur. İşte senin için derlediğimiz, ilgini çekebileceğini düşündüğümüz ve mutlaka okunması gereken yazarlar.
Mark Twain
Mutlaka okunması gereken yazarlar dendiğinde akla ilk gelenlerdendir Mark Twain. Twain, 1835 yılında, ABD’nin Missouri eyaletindeki bir köyde dünyaya geldi. The Carpet-Bag mecmuasında satirik ve mizahi yazılar kaleme aldı. Gazeteciliğin yanı sıra kaptanlık da yaptı ve bir süre Nevada dağlarında altın aradı. Amerikan İç Savaşı’na katıldı, muhabirlik yaptı, Avrupa ve Orta Doğu’yu gezdi, İstanbul’a uğradı.
Mark Twain, daktilo ile kitap yazan ilk romancıdır. Twain külliyatının çoğu kitabında bir çocuğun perspektifinden dünyaya bakarız. Prens ve Pauper ile Tom Sawyer’ın Maceraları bu duruma örnek verilebilir. Her ne kadar bunlar basit çocuk öyküleri olarak nitelendirilebilse de yazar aslında herkesi ilgilendiren temalara odaklanır. Bu temalar olgunlaşma, karakter edinimi, ulusal Amerikan deneyimi, antiemperyalizm ve toplumsal sınıflar arasındaki farklılık gibi konseptlerdir. Yazarın, türü macera kabul edilen kitapları, akım olarak romantizme dahil edilir. Twain, toplumsal sorunları romanlarında şifrelemeyi bilmiştir. Örneğin Huckleberry Fin’in Maceraları’nda Sally Phelps ve Bayan Watson iyi niyetli beyaz insanlardır. Ancak Jim’in öz be öz ailesinden koparılmasında bir beis görmezler ve köleliğin yanlışlığı konusunda asla iki çift kelam etmezler. Twain, kitaplarında bu tür anlatımlara başvurarak uygar dünyanın ikiyüzlülüğünden dem vurur. Mizah zekasıyla gerçekleştirdiği taşlamalarla da eleştirilerini daha da kalıcı kılar.
Usta yazar Mark Twain; Tom Sawyer’in Maceraları, Huckleberry Fin’in Maceraları, İnsan Nedir? ve Çalınan Taç eserleriyle ünlüdür.
Ted Chiang
Sırada 1967 yılında New York’ta doğan üst düzey bir bilim kurgu yazarı var. Ted Chiang; Theodore Sturgeon Memorial, John W. Campbell, Nebula ve Hugo gibi bilim kurgu alanının en prestijli ödülleriyle takdir edilmiş bir yazar. Sanatçı, birçok seçkin ödüle layık görüldü. Ödül almakla kalmadı, yazarın Hayatının Hikâyesi başlığını taşıyan öyküsü, Geliş (Arrival) filmi ile beyaz perdeye uyarlandı. Söz konusu öykünün konusu dünyayı ziyaret eden esrarengiz bir uzaylı medeniyetinin dilini çözmeye çalışan insanoğlunun ekseninde gelişir.
Yazarın elinden çıkma metinlerdeki konu ortaya serilirken bir yandan da kuantum fiziği, nöroloji, felsefe, psikoloji, biyoloji, dilbilim, filoloji ve matematik gibi bilimlerden destek alınır. Onların terminolojilerine başvurulur. Yazar, günün sonunda hem öğretici hem de sürükleyici ama iki durumda da okuru merakta bırakan bir anlatım stiliyle tanınır. Ted Chiang, kısa ve genelde bir arka planı olan, hayal gücü zengin bilim kurgu hikayelerini sevenlerin mutlaka okuması gereken yazarlardan biri.
Yazarın içinde 9 öykü bulunan Geliş – Hayatının Hikayeleri ve Diğer Öyküler eserinin yanı sıra Nefes kitabı da ses getirmiştir.
Oscar Wilde
Oscar Wilde, 1854 senesinde Dublin’de dünyaya geldi. Modern edebiyatın Mallarmé ve Baudelaire’den sonra en büyük yazarı etiketiyle nitelendirilen Wilde, nüktedan bir belagat ustasıdır. Kısa öyküleri ve hayatı boyunca yayımlanan tek kitap olan Dorian Gray’ın Portresi romanıyla bilinir. Bu romanı toplamda 3 cilt hâlinde yayımlamıştır.
Trinity College’in ardından Oxford Magdalen College bursuyla eğitimini sürdürmüştür. Londra menşeili estetizm ekolüne yakınsanmış, Viktorya döneminin yozlaşmış ahlakçılığından sıyrıldığı için ahlaksızlıkla suçlanmıştır. Daima “sanat, sanat içindir” ilkesiyle hareket eden evrensel yazar; bohem, aykırı ve marjinal yaşam tarzıyla hem dikkatleri üzerine çekmiş hem de tepki toplamıştır. Yazar, şiir ve oyunlarıyla da nam salmıştır.
Wilde, eserlerinde bireyciliği ve sanatsal ifadenin yüceliğini över. Doğruluğun maskelenişini ve ikiyüzlülüğü ise eleştirir. Açık sözlülüğü olumlar, zekice göndermeler yapar, sosyalist fikirlerini vurgular ve Hristiyanlık kavramlarını sıklıkla kullanır. “Hepimiz bataklıktayız fakat bazılarımız yıldızlara bakıyor.” diyerek ortak insanlık durumunu (human condition) incelikle yansıtır.
Dorian Gray’ın Portresi ve Mutlu Prens yapıtları yazarın öne çıkan kitapları arasındadır.
İvan Aleksandroviç Gonçarov
İvan Aleksandroviç Gonçarov, 1812 yılında doğmuş olan büyük bir Rus yazar. Tüccar bir aileden gelen, edebiyata ismini altın harflerle kazıyan Oblomov romanının ve buna bağlı olarak Oblomovculuk tabirinin gelişmesini sağlayan bir kişi. Simbirsk’te doğan yazar, dedesinin askerlik hizmeti sayesinde soylu statüsü alır. Moskova Devlet Üniversitesi ve Moskova Ticaret Koleji’ne geçmeden önce yatılı okulda eğitim gören Gonçarov, diplomasını aldıktan sonra Simbirsk’te devlet çevirmeni ve özel öğretmen olarak çalışır. Hiç evlenmeyen yazar, 1891’de St. Petersburg’da vefat eder. Aynı zamanda tiyatro ve edebiyat eleştirmeni de olan Gonçarov, Fyodor Dostoyevski de dâhil olmak üzere birçok yazar tarafından seçkin bir romancı olarak kabul edilir. Anton Çehov, Gonçarov için şu cümleleri kullanır: “Deha bakımından benden on beş kat üstündür.”
Gonçarov’un ilk kitabı olan Alelade Bir Hikâye, 1847’de Sovremennik’te yayımlandı. Gonçarov’un ikinci ve en tanınmış kitabı olan Oblomov, 1859’da Otechestvennye Zapiski’de yayımlandı. Üçüncü ve son kitabı olan Uçurum ise 1869’da Vestnik Evropy’de yayımlandı. Yazarın romanları, Rus romantizminin bırakılıp gerçekçi bir dünya görüşüne geçişe işaret eder. Yazarın en ünlü kitabı olan Oblomov’daki Oblomovluk kavramı, eleştirmenlerce Rusya’nın geri kalmış taşralı soylularının fiziksel ve zihinsel durgunluğunu belirtmek için de kullanılır. Oblomov‘un “ana rahmine dönüş” metaforu, Sigmund Freud’dan önce ortaya atılmıştır. Yazarın bilinç akışı yaklaşımını ilk benimseyenlerden biri olduğu, hatta bu bakımdan James Joyce ve Marcel Proust’a öncülük ettiğinden bahsedilir. Gonçarov, modern psikolojik roman türüne büyük eserler kazandırmış bir yazardır.
Herman Melville
Herman Melville kıymeti ölümünden sonra bilinmiş talihsiz yazarlardan biri. 1819’da doğan Melville, çocukluğunda denizcilik hikayeleri dinleyerek büyüdü. Balina avcılığıyla ilgili anlatılanlar onu büyülemişe benziyordu. 1839 senesinde 23 yaşındaydı ve St. Lawrence gemisinde kamarot unvanıyla işe başladı. Yıllardan beri kurduğu denize açılma hayalini gerçekleştirmişti. 1841 ocağında, balina avcılığı için denize açılan Acushent gemisine geçti. Burada yaşadığı serüvenlerin ardından işten ayrıldı ve 1844 yılında annesinin evine kesin dönüş yaptı. Emekliye ayrıldıktan sonra maceralarını kaleme almaya karar verdi. Bu motivasyonun doğurduğu en göze çarpan ürün hiç kuşkusuz Moby Dick eseridir.
Melville, yapıtlarında sık sık denizcilerden bahseder ve dini atıflardan beslenir. Moby Dick romanı yaşamında hiç beğenilmemiş ve 3.000 adet kopya satmaktan öteye geçememiştir. Ancak vefatından bir süre sonra üne kavuşmuş, bugün klasikler arasında parmakla gösterilen bir eser hâlini almıştır.
Yazarın aynı zamanda Yazıcı Bartleby, Pierre Ya Da Belirsizlikler ve Billy Budd başlıklarını taşıyan yapıtları oldukça meşhurdur.
Victor Hugo
Düz yazı, oyun, roman, deneme, ne varsa yazmış bir sanatçı var sırada: Victor Hugo. Hugo, 1802 yılında Fransa’da Besançon adındaki bir komünde hayata gözlerini açtı. Edebiyatçı, problemli bir çocukluk geçirmiş, zorlu ve karışık bir eğitim sürecini omuzlamıştır. Napolyon’un Büyük Ordu’sunda (Grande Armée) general rütbesinde olan Joseph-Leopold Sigisbert Hugo’nun oğludur. Hugo Victor, 1825’te Légion d’Honneur nişanı almış, daha sonraki dönemlerde devrim temalı ve ulusal şiirleriyle öne çıkmıştır. Özellikle Kayıp Yıl isimli şiiri tüm Fransa’da saygı ve beğeniyle karşılanmıştır.
Eserlerinde Hristiyan teolojisinden beslenen kefaret, beşeriyet tarihi, birbirine olan zıtlıklarıyla kaim olan merhamet ile yargı ve devrim ile ilerleme temaları görülür. Ayrıca yazar, yazdığı metinlerde sevginin öneminden bahsetmek ve sosyal adaletsizlikten dem vurmakta ısrarcıdır. Sefiller romanı yazarın şaheseri olarak kabul edilir. Sefiller, hayata tutunmayı konu edinir ve romantizm akımının en iyi örneklerinden biridir. Romanın her yanı ciddi eleştirilerle doludur. Örneğin yazar, ekmek çaldığı için cezaya çarptırılan Jean Valjean üzerinden idamın hakkaniyetsizliğini eleştirir. Cosette üzerinden çocuk işçiliğini tenkit eder. Antimonarşizm, etik, Paris panoraması ve sevgi konseptleri de kitabın unsurlarından sayılır. Sefiller, dönemin Fransız toplumuna yalın ayak bir bakış sunar ve evrensel duygulara temas edişiyle ulusal bir kitap olmanın çok ötesine geçer.
Yazarın Bir İdam Mahkumunun Son Günü, Notre Dame’ın Kamburu ve elbette Sefiller romanı en bilindik yapıtlarındandır.
Nikos Kazancakis
1883 ile 1957 tarihleri arasında yaşamış olan Yunan yazar Nikos Kazancakis, dokuz kez Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmiş bir isim. Modern Yunan edebiyatının devi olarak görülen Kazancakis, Girit’te dünyaya geldiğinde bölge henüz Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetindedi. 1902’den 1906’ya kadar Atina Üniversitesi’nde hukuk okuyan yazar, 1907’de felsefe okumak için Sorbonne’a gider. Orada Fransız filozof Henri Bergson’un etkisi altına giren Kazancakis, Yunanistan’a döndükten sonra felsefe eserlerini tercüme etmeye başlar. 1914’te Angelos Sikelianos ile tanışır. Büyük ölçüde Sikelianos’un coşkulu milliyetçiliğinden etkilenerek Rum Ortodoks Hristiyan kültürünün geliştiği yerlerde iki yıl birlikte seyahat ederler. 1922 ile 1957 arasında Paris, Berlin, İtalya, Rusya, İspanya, Kıbrıs, Aegina, Mısır, Sina Dağı, Japonya ve Çekoslovakya gibi birçok farklı bölgede yaşar.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Atina’da olan yazar, filolog Ioannis Kakridis ile birlikte İlyada‘yı tercüme eder. Kazancakis’in Karma Nirvami mahlasını kullandığı Yılan ve Zambak yayımlanan ilk eseridir. Henri Bergson’un, öncelikle dünyanın sezgi, kişisel deneyim ve rasyonel düşüncenin birleşimiyle anlaşılabileceği fikrinden oldukça etkilenir. Rasyonalizmin irrasyonel olanla beraber var olması teması yazarın bu dönemden sonraki birçok eserinde dikkat çeken bir olgu olur. Kazancakis, 1909’da Yunan folklorik efsanesine dayanan bir trajedi kaleme alır. 1910’lardan 1930’lara kadar, dünya gezilerinde farklı felsefeler, ideolojiler, yaşam tarzları ve kişilerden etkilenir ve bu etkiler daha sonra yazdığı tüm eserlerinde hissedilir. Kazancakis’in eserlerinde varoluşçuluk, ahlak, mutluluk, insan doğası ve Tanrı, yaygın olarak kullanılan temalar arasındadır.
Yazarın en önemli eseri Zorba’dır. Yanı sıra El Geco’ya Mektuplar, Günaha Son Çağrı, Allah’ın Garibi ve Yeniden Çarmıha Gerilen İsa kitapları da beğeni toplamıştır.
Mutlaka Okunması Gereken Yazarların Eserleri Storytel’de
Okunmasıyla içsel dünyayı değiştirmesi bir olan harikulade kitapları Storytel’de bulabilir, bunları dinleyebilir ve okuyabilirsin. Dünya edebiyatına geçmişte ve günümüzde damgasını vurmuş ve vurmaya devam eden yazarlar ile Storytel’de tanışabilirsin. Muhakkak okunması gereken yazarlar ile tanışarak dünyayı bambaşka algılayabilirsin. Buraya tıklayarak kaydolabilir, yazarlar ile tanışabilir ve sesli kütüphaneye ilk adımını atabilirsin.