SABAHATTİN ALİ

Sabahattin Ali 25 Şubat 1907’de Edirne Vilayeti’nin Gümülcine Sancağı’na bağlı Eğridere’de dünyaya geldi. Kısacık hayatına “Kürk Mantolu Madonna”, “Kuyucaklı Yusuf”, “İçimizdeki Şeytan”, “Kağnı”, “Ses” gibi çok önemli eserleri sığdırmayı başaran ünlü yazar, eserlerinin içeriği ve hayat görüşleri kadar ölümüyle de çok konuşuldu. Bulgaristan sınırını aşarak Avrupa’ya kaçmaya çalışırken vahşice katledilen yazar, öldürüldüğünde henüz 41 yaşındaydı. İmparatorluktan Cumhuriyete geçişte yaşanan önemli gelişmelerin insanlar üzerindeki etkilerini, roman ve hikâyelerindeki karakterler aracılığıyla aktararak önemli bir döneme ışık tutan ünlü yazar Sabahattin Ali kimdir?

Sabahattin Ali’nin Hayatı

Sabahattin Ali’nin çocukluğunun geçtiği yıllar, dünyanın yeni bir siyasi dönüşüm geçirdiği sancılı yıllardı. Osmanlı’nın, imparatorluğun çözülmesini önleyip gücü elinde tutmaya çalıştığı bu dönemde; Meşrutiyet’in ilanı (1908), Balkan Savaşları (1912 – 1913), I. Dünya Savaşı (1914 – 1918) gibi önemli olaylar meydana gelmişti. Bu gelişmeler, başta piyade yüzbaşısı olan babası Selahattin Bey olmak üzere tüm aileyi derinden etkilemişti. Selahattin Bey Müttefik Askeri Harekâtı başlamadan önce sıkı yönetim mahkeme başkanı olarak Çanakkale’ye atandı. Müttefik orduların başlattığı ağır saldırılar, sadece çocuk yaştaki Sabahattin Ali’yi ve küçük kardeşi Fikret’i değil, savaşın yıkıcı etkisiyle derin bir bunalım yaşayan annesi Hüsniye Hanım’ı da çok etkilemişti. Ağır bir ruhsal rahatsızlık geçiren Hüsniye Hanım bu dönemde iki kere intihar girişiminde bulundu. Selahattin Bey bunun üzerine, karısını ve çocuklarını kendi ailesinin yanına göndermeye karar verdi. Hüsniye Hanım, dönemin zorlu koşullarında iki küçük çocuğunu da yanına alarak yola çıktı. Selahattin Bey savaş sonra erdiğinde ise, karısının ruhsal hassasiyetini de göz önünde bulundurarak askeriyeden istifa etme kararı aldı. İzmir’e yerleştiler. Selahattin Bey sivil hayata kısa sürede adapte oldu. Üstelik elindeki küçük sermayeyle geçimini sağlayabileceği bir iş de kurmuştu. Ancak kısa süren bu huzurlu dönemin ardından ailenin hayatını alt üst edecek yeni bir gelişme yaşandı. Yunanlılar İzmir’i işgal etmişti. Tekrar göç etmek zorunda kaldılar. Bu sefer gittikleri yer Sabahattin Ali’nin anneannesinin yaşadığı yer olan Edremit’ti. Babası burada umumi vekillik işi buldu. Bu arada kız kardeşleri Süheyla dünyaya geldi. 

Sabahattin Ali Önce Balıkesir Öğretmen Okulu’na ardından da İstanbul Erkek Lisesi’ne kaydoldu. Mezun olduktan sonra, ilk görev yeri Yozgat Cumhuriyet Lisesi’ne giderek öğretmenlik yapmaya başladı. Bir yıllık öğretmenlik deneyimininardından Avrupa Bursu imtihanını kazandı ve Almanya’ya gitti. Sabahattin Ali, on beş gün Berlin’de kaldıktan sonra Potsdam’a yerleşti. Bu dönemde Alman ve Rus klasikleriyle tanıştı.Sosyalist düşünce ile de yine aynı dönemde tanıştı.  Almanya’da tam bir yıl süren yoğun eğitim programından sonra1930’da Türkiye’ye döndü. Aydın Ortaokulu’na Almanca öğretmeni olarak atandı. Aynı yıl komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla hakkında soruşturma açıldı. 9 Eylül 1931 yılına kadar Aydın Hapishanesi’nde tutuklu kaldı. Tahliye edildikten sonra tayini Konya’ya çıktı. Bu seferde bir ev sohbeti sırasında Atatürk aleyhine şiir okuduğu gerekçesiyle tutuklandı. Önce Konya cezaevine ardından da Sinop cezaevine yollandı. Af sonrası hapisten çıktığında göreve atanabilmek için bir süre beklemek zorunda kaldı. Mayıs 1934’te önce geçici olarak Orta Tedrisat Şube Müdürlüğüne, ardından da asli olarak Milli Talim ve Terbiye’ye atandı. 1935 yılında Aliye Hanım’la nikah masasına oturdu.  1937 yıllında 30 yaşındayken İstanbul Eski Harbiye’de askerliğe başladı. Aynı yıl kızı Filiz Ali dünyaya geldi. Askerlik görevini tamamladıktan sonra Musiki Muallim Mektebi’ne ve ardından Ankara Devlet Konservatuarı’na atandı. Burada, Berlin Alman Operası’nda yönetmenlik yaparken Nazi zulmünden kaçıp Türkiye’ye yerleşen Karl Erbert’e asistanlık yapmaya başladı. 1939’da sonradan büyük tartışmalara yol açan “İçimizdeki Şeytan” adlı eserini yazdı. II. Dünya Savaşı öncesinde çıkarılan seferberlik sonrasında tekrar askere alındı ve dört ay İstanbul’da askerlik yaptı. İkinci kez askere alındığı bu dönemde ise en önemli eseri olarak kabul edilen “Kürk Mantolu Madonna” isimli romanını yazdı. 1944 sonrasında “Marko Paşa”, “Malum Paşa” veya “Ali Baba” gibi yerlerdeki yazılarında daha sert ve daha eleştirel bir dil kullandı.İlerleyen dönemlerde dergide çıkan ve çoğu imzasız olan yazılardan ötürü derginin sorumluluğunu üstlenen Sabahattin Ali’ye davalar açıldı.Cezaevi’nde bir süre yatan yazar, 10 Eylül 1947 tarihinde tahliye oldu ama kısa süre sonra tekrar tutuklandı. 31 Aralık 1947’de tekrarserbest bırakıldı. Son kez hapse girip serbest kaldıktan sonra yurt dışına çıkmaya karar verdi.

Sabahattin Ali Nasıl Öldü?

Pasaport almak için başvurduğunda bütün kapılar yüzüne kapanınca, kaçak olarak yurt dışına çıkmaya karar verdi. Başına geleceklerden habersiz, arkadaşı Mehmet Ali Cimcoz’la vedalaşıp yola koyuldu.  Daha önce Suriye sınırından yurt dışına çıkmaya çalışıp başarısız olan Sabahattin Ali, Bulgaristan sınırını denemeye karar verdi. Avrupa’ya kaçış için kendisine yardım edecek kişi Üsküdar Paşakapısı Cezaevi’nden Berber Hasan’dı. Berber Hasan, Sabahattin Ali’yi Ali Ertekin’le tanıştırdı. Sabahattin Ali’ye rehberlik edecek Ali Ertekin eski bir subaydı ve silah çalmak suçundan ordudan ihraç edilmişti. Kırklareli’nden bir kamyonla birlikte yola koyuldular. Ali Ertekin’in Kırklareli Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadesinde; Sabahattin Ali’nin kendisine sınırı geçtikten sonra Bulgaristan ve Rusya’da çalışmalar yaparak Türkiye’de komünist bir ihtilal çıkaracağını söylediğini ve konuşmalarından onun kötü bir insan olduğunu düşündüğünü söyledi. Nokta dergisindeki bir röportajında ise yol boyunca Sabahattin Ali’yle tartıştıklarını ifade etti. İlerleyen vakitlerde Ertekin, Sabahattin Ali’yi kitap okuduğu sırada elindeki bir sopayla kafasına defalarca vurarak öldürdü. Öldürmesine gerekçe olarak da millî hislerini tahrik ettiğini öne sürdü.Sabahattin Ali’nin bedenini bir çoban buldu ve 16 Haziran 1948 günü jandarmaya giderek durumu bildirdi. Yapılan incelemeler sonucunda ölünün kimliği teşhis edilemedi. Ali Ertekin başka bir operasyon sırasında yakalanınca Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü itiraf etti. Ali Ertekin idam cezasıyla yargılanmasına rağmen dört yılla hüküm giydi, kısa bir süre sonra da serbest kaldı.Sabahattin Ali’nin ölümünün ardından farklı iddialar ortaya atıldı. Bazı çevreler onun MİT tarafından ortadan kaldırıldığını, bazıları ise sınırı geçtikten sonra tutuklanıp sorgulandığısırada işkenceden öldüğünü iddia etti. Arkadaşı Aziz Nesin ise, Sabahattin Ali’nin ölümüne kişisel zaaflarının yol açtığını düşünüyordu. Bu tartışmalar günümüzde de halen devam ediyor.

Sabahattin Ali'nin Kitapları

Edebiyata olan ilgisi küçük yaşlardayken başlayan Sabahattin Ali öğretmen okulunda okurken “Horoz Mehmet” isimli ilk hikâyesini kaleme aldı. 1926 yılında şiirleri, Recaizade Mahmut Ekrem’in önderliğinde kurulan dönemin önemli edebiyat dergisi Servet-i Fünun yayımlandı. Bu dönemlerde edebiyat öğretmeni olanAli Canip Yöntem’in desteğiyle, Çağlayan ve Akbaba gibi dergilere şiir ve hikâyeler gönderdi. 1934 yılında “Dalgalar ve Rüzgâr” isimli şiir kitabı yayımlandı. Değirmen, Kağnı, Ses, Sırça Köşk gibi beğeni toplayan öyküler kaleme aldı.

Sabahattin Ali, Konya’da öğretmenlik yaptığı yıllarda “Kuyucaklı Yusuf” isimli ilk romanınıkaleme aldı. Anadolu’da yaptığı gözlemler bu eseri için büyük bir ilham kaynağı oldu. Ailesinin katledilmesiyle sahipsiz kalan Yusuf’un ve onu evlat edinen Nazilli Kaymakamı Selahattin Bey’in hayatını anlattığı romanı 1937’de basıldı. Köyden şehre göç temasının anlatıldığı roman büyük beğeni topladı.Sabahattin Ali, “Kuyucaklı Yusuf” romanının ardından iki roman daha kaleme aldı. Bunlardan ilki, yayımlandığı dönemde büyük tartışmalara yol açan “İçimizdeki Şeytan” romanıydı. Aydınların iki yüzlülüğünü anlatan roman milliyetçi çevrelerde büyük tepki topladı. Yazarın üçüncü romanı ise günümüzde halen en çok ilgi gören ve satılan kitaplar arasında bulunan “Kürk Mantolu Madonna” isimli eseri oldu. İlk baskısı 1943 yılında yapılan ve hüzünlü bir aşk hikâyesini anlatan “Kürk Mantolu Madonna” romanında; Raif Bey’in çalıştığı yerdeki arkadaşları, Almanya’da tanıştığı kişiler ve âşık olduğu Maria Puder roman kadrosunu oluşturur.

Devamını Oku

Künyesi

SABAHATTİN ALİ Kimdir?
Yazar, şair, öğretmen, gazeteci ve tercüman
SABAHATTİN ALİ Kaç Yılında Doğmuştur?
25 Şubat 1907
SABAHATTİN ALİ Nerelidir?
Eğridere, Bulgaristan

SABAHATTİN ALİ Haberleri

Hayatın bir kitap olsaydı türü ne olurdu? Soruları yanıtla ve hemen öğren!

26/04/2022

Kitap okuma işim olmasaydı, sanırım, bu sıkıcı yaşam beni ya ruhsal bir çöküntüye sürüklerdi ya da ondan kurtulmaya çalışırken beni mahvedebilecek, kötü, sonu bilinmez yollara başvurmaya zorlardı. Netoçka Nezvanova, Fyodor Dostoyevski Her geçen gün içeriğine […]

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir