

TEZER ÖZLÜ
Kendi sınırlarını ve dünyanın sınırlarını anlayabilmek için büyük bir yolculuk başlattı. Küçük bir kasabadan dünyanın diğer ucuna savrulduğu bu yolculukta; insanı, doğayı ve sanatı tüm yönleriyle kavramaya çalışırken bir taraftan da düştüğü ruhsal girdaplar arasında hikâyelerini anlatarak hayata tutunmaya çalıştı. Peşini bırakmayan intihar düşüncesi, tüm ruhuna ve eserlerine de nüfuz eden ağır melankoli nedeniyle “Türk edebiyatının gamlı prensesi” olarak nitelendirilen Tezer Özlü, yaşarken yayımladığı hepsi birbirinden özgün eserlerinin ardından çok erken bir yaşta aramızdan ayrıldı.
Peki, hayatın karanlık yönlerinin ruhsal yansımalarını büyük bir incelikle anlatan, Türk edebiyatının en özgün yazarlarından Tezer Özlü kimdir?
Tezer Özlü’nün Hayatı
Tezer Özlü 10 Eylül 1943’te öğretmen olan anne ve babasının görev yeri Simav’da dünyaya geldi. Üç kardeşin sonuncusu olan Tezer Özlü’nün abisi öykü ve roman yazarı Demir Özlü, ablası ise çevirmen Sezer Duru’dur. Çocukluğu Simav, Ödemiş ve Gerede’de geçti. On yaşındayken İstanbul’a taşındılar. 29 Ekim İlkokulu’nu bitirdikten sonra Avusturya Kız Lisesi’nde öğrenim görmeye başladı.
“Dört bin nüfuslu bir Anadolu kasabasında dünyaya bakmayı öğrendim. Altı yaşındaydım. Dünyanın sonsuz büyüklüğünü hissettim ve gitmem, çok uzaklara gitmem gerektiğine inandım” sözleriyle, içindeki uzaklara gitme ve yeni şeyler keşfetme arzusunu anlatan Tezer Özlü, lise yıllarında okulda düzenlenen geziye katılarak Viyana’ya kampa gitti. Ardından da son sınıfta okulu bırakarak otostopla tüm Avrupa’yı dolaşmaya başladı. Bu arada 1963 yılında ilk öyküsü “Fortuna”yı Celal Sılay’ın çıkardığı “Yeni İnsan” dergisinde yayımlatarak edebiyat dünyasına adım attı. İlerleyen yıllarda babasının isteğini kırmayarak yarım bıraktığı eğitimine devam etme kararı aldı.1965 yılında dışarıdan bitirme sınavlarına girerek İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu.
1964 yılında yazarın hayatında yeni bir dönem başladı. Sinema, tiyatro oyuncusu ve oyun yazarı Güner Sümer’le evlenerek Ankara’ya yerleşti. Tezer Özlü, burada yaşadığı yıllarda Goethe Enstitüsü’nde çevirmen olarak çalıştı. 1968 yılında Güner Sümer’den ayrılarak İstanbul’a döndü. Aynı yıl ünlü yönetmen Erden Kıral’la evlendi. Özel şirketlerde ve devlet kurumlarında çevirmenlik yaparak çalışma hayatını sürdüren yazar geçirdiği ruhsal rahatsızlıklar nedeniyle kesintili olarak 1967-1972 yılları arasında İstanbul’da farklı hastanelerin psikiyatri kliniklerinde kaldı. 1973 yılında Erden Kıral’la olan evliliğinden kızı Deniz dünyaya geldi. 1978 yılında “Eski Bahçe” isimli öykü kitabı ve 1980 yılında ise “Çocukluğumun Soğuk Geceleri” isimli romanı yayımlandı. 1981 yılında Almanya’dan sanatçı bursu kazandı. Bu gelişmenin ardından kızı Deniz’i de yanına alarak Berlin’e taşındı. 1983 yılında İstanbul’a geri döndü fakat buradaki koşullara bir türlü uyum sağlayamayınca Zürih’e yerleşme kararı aldı. Aynı yıl Erden Kıral’la olan evliliği de sona ermişti. Almanca olarak kaleme aldığı “Auf den Spuren eines Selbstmords” isimli ikinci romanı yayımlandı ve kısa süre içinde büyük ses getirdi. 1983 yılında Marburg Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Bu eser “Yaşamın Ucuna Yolculuk” adıyla Türkiye’de de yayımlandı.
1984 yılında Kanada’da yaşayan İsviçre asıllı sanatçı Hans Peter Marti ile evlendi.
Tezer Özlü’nün Ölüm Nedeni
İlk romanı olan ve kendi çocukluk çağına dönüş mitosuna yer verdiği “Çocukluğun Soğuk Geceleri”nde ölüm ve intiharla ilgili görüşlerini şöyle özetlemişti:
“Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı” İntihar düşüncesinin hayatında kapladığı yerden eserlerinde sık sık bahseden Tezer Özlü, sanılanın aksine yaşamına son verdiği için değil, kanser yüzünden hayata veda etti.
Kısacık hayatı boyunca ruhsal ve fiziksel pek çok hastalıkla mücadele eden Tezer Özlü, göğüs kanseri yüzünden 18 Şubat 1986 yılında henüz kırk üç yaşındayken aramızdan ayrıldı. İsviçre’nin Zürih kentinde gözlerini yuman Tezer Özlü’nün cenazesi İstanbul’a getirildi ve Aşiyan Mezarlığı’na gömüldü.
Tezer Özlü’nün Kitapları
Franz Kafka, Cesare Pavese, Italo Svevo gibi yazarlar Tezer Özlü’nün edebiyat yolculuğunda yönünü tayin ederken takip ettiği önemli rehberler oldu. “Yaşamın Ucuna Yolculuk” ve “Çocukluğun Soğuk Geceleri” eserlerinde tıpkı öykündüğü yazarlar gibi anlam arayışına girmişti. İtalyan edebiyatının önemli isimlerinden olan Pavese, Svevo gibi Tezer Özlü’nün eserlerinde de intihar olgusu her zaman ön planda oldu. Yaşadığı dönemdeki toplumsal ve siyasal gerilimler kadar, yaşadığı ruhsal sıkıntılar da eserlerinde kasvetli ve karamsar atmosfer yaratmasında etkili oldu. Tezer Özlü yarattığı karakterler aracılığıyla insan hayatının anlamsızlığını vurguladı ve yaşadığı derin iç sıkıntısını romanları aracılığıyla etkili bir şekilde yansıttı.
1963 yılında “Yeni İnsan” dergisinde yayınlanan “Fortuna” isimli öyküsüyle edebiyat serüveni başladı. 1978 yılında çıkan “Eski Bahçe” isimli öykü kitabının, 40. yıl özel baskısı 2018’de yapıldı. “Çocukluğumun Soğuk Geceleri” isimli romanı 1980 yılında yayımlandı. Bu roman daha sonraki yıllarda Almanya, Hollanda, Fransa ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde de yayımlandı. Almanca olarak kaleme aldığı “Auf den Spuren eines Selbstmords” isimli ikinci romanıyla tanınmaya başladı. Bu roman 1985 yılında “Yaşamın Ucuna Yolculuk” adıyla Türkiye’de de yayımlandı. Denemelerinin toplandığı “Kalanlar” 1990 yılında yayımlanırken, yakın arkadaşı Leyla Erbil’le yazdığı mektuplardan oluşan “Leyla Erbil’e Mektuplar” 1995 yılında yayımlandı.
Devamını OkuKünyesi
Yazar
10 Eylül 1943
Simav, Türkiye
Sesli Kitapları
TEZER ÖZLÜ Alıntıları ve Sözleri
TEZER ÖZLÜ Haberleri
Hayatın bir kitap olsaydı türü ne olurdu? Soruları yanıtla ve hemen öğren!
26/04/2022Kitap okuma işim olmasaydı, sanırım, bu sıkıcı yaşam beni ya ruhsal bir çöküntüye sürüklerdi ya da ondan kurtulmaya çalışırken beni mahvedebilecek, kötü, sonu bilinmez yollara başvurmaya zorlardı. Netoçka Nezvanova, Fyodor Dostoyevski Her geçen gün içeriğine […]