Italo Calvino, ‘Klasikleri Niçin Okumalı?’ adlı yapıtında birkaç tanım önerisiyle başlar;
- Klasikler, haklarında ‘Okuyorum’ sözünü değil, genellikle ‘Yeniden okuyorum’ sözünü işittiğimiz kitaplardır.
- Okumuş ve sevmiş olanlar için zenginlik anlamına gelen, ama zevkine varabileceği daha iyi koşullarda ilk kez okuma şansını bulanlar için de o denli zenginlik demek olan kitaplara klasik denir.
- Klasikler, gerek unutulmazlıklarıyla varlıklarını duyurduklarında, gerek kolektif ya da bireysel bilinçdışı kılığına bürünüp belleğin katmanları arasında gizlendiklerinde, özel bir etki gösteren kitaplardır.
- Bir klasiği her yeniden okuma, ilk okuma gibi bir keşif okumasıdır.
- Bir klasiği her ilk okuma, aslında bir yeniden okumadır.
- Bir klasik, söyleyecekleri asla tükenmeyen bir kitaptır.
- Klasikler, bizim okumamızdan önceki okumaların izini üzerlerinde taşıyarak ve geçtikleri kültür ya da kültürlerde bıraktıkları izi peşlerinden sürükleyerek bize ulaşan kitaplardır.
- Bir klâsik, sürekli olarak kendisi hakkında bir eleştirel söylemler bütününü tahrîk eden; ama hep onları silkeleyip üzerinden atan yapıttır.
- Klasikler, haklarında duyduklarımızla ne kadar bildiğimize inanıyorsak, gerçekten okuduğumuzda o kadar yeni, beklenmedik, benzersiz unsurlar bulduğumuz kitaplardır.
- Eski çağların tılsımları gibi, evrenin eşdeğeri biçimini alan bir kitaba klâsik denir.
- “Senin” klasiğin, kayıtsız kalamayacağın ve onunla bağlantılı olarak, hatta onunla karşıtlık içinde kendini tanımlamanı sağlayan yapıttır.
- Bir klasik, öteki klasiklerden önce gelen bir kitaptır; ama önce ötekileri, sonra da bu kitabı okuyan kişi, hemen onun soykütüğü içindeki yerini fark eder.
- Güncelliği arka plandaki gürültü konumuna atma eğilimi gösteren, ama aynı zamanda bu arka plandaki gürültü olmadan yapamayan şey, klasiktir.
- En uyumsuz güncelliğin egemen olduğu yerde bile, arka plandaki gürültü gibi varlığını sürdüren şey, klasiktir.


Klasikler, varlıkları sadece kitap sayfaları üzerinde kalmayan, tarih boyunca film, dizi, çizgi film, foto roman… vb şekillerde, çeşitli mecralarda karşımıza çıkan yapıtlardır. Her seferinde onları yeniden tüketir ve her seferinde hâlâ haklarında yeni bir detay keşfetmeye devam ederiz.
Calvino’nun tanımlamaları sadece dünya edebiyatına yön vermiş klasikleri değil, şüphesiz yerli edebiyatta iz bırakmış eserleri de kapsıyor. Yazının icadından önceye dayanan sözlü kültürde, binlerce yıl kulaktan kulağa anlatılan efsaneler de, yazılı kültür ve romancılığın yayılımıyla bütün dünyayı etkisi altına almış karakterlerin de özlerine baktığımızda arketipleri saptayabiliyoruz. Psikoloji bilimi de ortaya koyuyor ki; hayatta karşımıza çıkan olaylarla başa çıkabilmemizi sağlayan parçalarımız arketipleri oluşturmuş. Bu noktadan bakarsak klasikler; yazılı kültür çağının efsaneleri-mitleridir. Söz uçup yazı kaldığı için, kaynakları saptanabilir. Uğradığı değişikliklerin izi sürülebildiği için de, karakterler mitlerdeki gibi iki boyutlu kalmayıp, üçüncü boyutlarını kazanmıştır. Dilde de aktarımın kolaylıkla sağlanabilmesi için melodik olmaya, mısralar halinde kafiyelerden oluşmaya ihtiyaç duyulmamıştır. Buna rağmen çoğu Türk ve Dünya Klasiği, yaratıldığı dönemin özellikleri düşünüldüğünde, dilinde sadelik ve anlatımda basitlikle öne çıkmaktadır. Ele aldıkları konuların çetrefilliği düşünüldüğünde, en süslü kullanımlar ve devrik cümlelerin dahi, bir ruh haline hizmet ettiği gözlemlenebilir.


Türk ve Dünya Klasikleri’ne mutlaka denk geldik. Belki erken yaşlarımızda okuduk ve sohbetlerde bahsi geçtiğinde, konuyu anlayabiliyoruz. Öte yandan hepimizin içini, her yaşta sil baştan kemiren bir ‘Yeniden mi okusam?’ sorusu var. Gündelik yaşamın vakit problemi de modern insanı zorlayan bir başka değişken. Storytel’den kitap dinlemek, bu noktada, önemli bir ihtiyaca hizmet ediyor. Dinleyeceğiniz kitapları klasiklerden seçmek, kitap dinleme alışkanlığınızı, karakterlerin tanıdıklığı sebebiyle, öğreticiden çok eğlencelik bir aktiviteye dönüştürebilir. Keyifli dinlemeler…